Sosyal medyada çeşitli bot hesaplar aracılığıyla yayılan Demokrasi ve Özgürlükler Adasına zarar verildiği, adadaki doğanın ve tarihi eserlerin katledildiği paylaşımlar DOĞRU DEĞİLDİR.
27 Mayıs 2020 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yaptığı; eski adı Yassıada olan Demokrasi ve Özgürlükler adası hakkında özellikle sosyal medyada birçok paylaşım yapıldı.
Yassıada’da bugün açılışı yapılan demokrasi ve özgürlük adası değil, bir doğa, tarih ve hukuk katliamı anıtıdır! Bu katliamın Kanal İstanbul’dan, Kirazlıyayla’ya, K.Ormanları’ndan Validebağ'a, Kazdağları’ndan Sivriada’ya yayılmaması için mücadeleye devam!https://t.co/nqFbyzV8MK pic.twitter.com/JXMLLMKH6u
— Adalar Savunması (@adalarsavunmasi) May 27, 2020
Düzenli olarak devletin aleyhine çalışan, devleti ve hükümeti karalamak için her kabuğa bürünen sosyal medya trollerinin yaptığı paylaşımlarda; Yassıada Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda yapılan yenileme ve imar çalışmalarına atıflar yapılarak doğanın katledildiği, Bizans döneminden kalan tarihi eserlerin yerle bir edildiği, bu yapılanın da tarihi ve hukuku hiçe saymak olduğu iddia edildi.
Yapılan analiz ve incelemede tüm bu söylemlerin; belli odaklar tarafından servis edilen, kasıtlı olarak yayılması için paneller ve botlar kullanılan asparagas haberler olduğu, adaya yapılan çalışmalarda ise bahsedilenlerin hiç birinin yaşanmadığı görülmüştür.
Yassıada, Türkiye Cumhuriyeti eski Başbakanı Adnan Menderes’in tutularak idam edildiği; makus tarihini anmak ve yaşatmak adına yapılan restorasyon çalışması ile Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na çevrilmiştir.
Sosyal medyada yapılan bazı paylaşımlarda adaya çok katlı ve yüksek binalar yapılarak dikey mimari uygulandığı iddia edildi.
Yapılan incelemede, adanın en yüksek yapısının 24 metre uzunluğundaki doğal taş yüzeyli Demokrasi Feneri olduğu görülmüştür. Adanın yüzde 60’lık bölümü ise yeşil alana ayrılmıştır.
Bizans ve sonraki dönemlere ait adada bulunan tarihi yapıların yıkıldığı ve üzerine yeni yapılar inşa edildiği iddia edildi.
Yapılan incelemede; tarihi yapıların tamamının korunduğu ve onarılarak yeni işlevleriyle kullanıma açıldığı, ziyaretçilerin de göz zevkine hitap edecek şekilde dizayn edildiği görülmüştür.
Adanın sadece protokol ziyaretlerine açık olacağı, vatandaşların ise ziyaret edemeyeceği iddia edildi.
Yapılan incelemede; Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın bir açık hava müzesi olarak tasarlandığı, bunun yanında adada otel de bulunduğu bu nedenle kamuya açık bir şekilde herkesçe ziyaret edilebileceği görülmüştür.
Adanın yeni haliyle bir tatil ve turizm merkezine dönüşeceği iddia edildi ki bu iddia bir önceki kamuya kapalı olacağı; vatandaşların ziyaret edemeyeceği iddiasını da kendi içinde çürüten ayrı bir asılsız iddiadır.
Yapılan incelemede; Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın tarih, kültür ve eğitim odaklı bir çalışma olduğu, adada yaşananları yaşatmak ve ibret almak adına adanın kamuya açık bir eğitim ve kültür merkezi haline getirildiği ve adada bir de konferans salonunun bulunmasının da bunu desteklediği görülmüştür.
Adada bulunan tüm ağaçların kesilerek yerine binaların yapıldığı iddia edildi.
Yapılan incelemede; Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda sağlıklı, nitelikli tüm ağaçların doğal yerinde korunduğu, bazılarının ise uzman ekiplerce yerinden uygun koşullarla kaldırılarak farklı bir yere taşındığı, adaya 40.000 kadar ağaç ve bitki fidanı dikildiği görülmüştür.
Adada yapılan inşaat çalışmaları sırasında çıkan hafriyat ve moloz yığınlarının ada etrafına dökülerek doğal yapının bozulduğu iddia edildi.
Yapılan incelemede; Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda yapılan tüm çalışmaların amaç ve yasalara uygun şekilde yerine getirildiği, doğal yaşam yapısının hiçbir zarar görmediği, bunun yanında kültür ve tarihsel değerinin arttırılarak ve yenilenerek kullanıma sunulduğu, sosyal medyada yapılan tüm bu paylaşımların devleti yıpratma amacı güdüldüğü görülmüştür.