Bazı siyasi partilerin ve sosyal medya kullanıcılarının Ankara’da Barış Çakan isimli gencin Kürtçe müzik dinlediği gerekçesiyle öldürüldüğü iddiaları DOĞRU DEĞİLDİR.
Özellikle sosyal medya ağı Twitter’da 1 Haziran 2020 tarihinde gündem oluşturulan ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) resmi hesabından da yapılan paylaşımda; Barış Çakan isimli bir gencim Kürtçe şarkı dinlediği gerekçesiyle ırkçı bir saldırıya kurban gittiği iddia edildi.
#BarisCakan Kürtçe şarkı dinlediği için ırkçı bir cinayetle katledildi. Barış’ı katleden zihniyet; Kürtçe eğitim veren okulları kapatan, Kürtçe tabelaları indiren anlayıştan besleniyor. Bu anlayışa karşı şarkılarımızı söylemeye, ezilenlerle yan yana olmaya devam edeceğiz. pic.twitter.com/1jmo9YFS0x
— HDP (@HDPgenelmerkezi) June 1, 2020
Özellikle HDP’li milletvekillerince de desteklenen söylemde; gencin katledilmesinin asıl nedeninin Kürtçe şarkı dinlemesi olduğu ifade edilerek toplum arasında Türk-Kürt ayrımcılığı yapıldığı öne sürüldü.
Burası Ankara ve#BarisCakan kendi dilinde Kürtçe müzik dinlediği için katledildi.
— Hüda Kaya (@HudaKaya777) June 1, 2020
Irkçılığa ve Faşizme karşı
nefes almak istiyorsak!
Ya hep beraber ya hiç birimiz!#DayanışmaYaşatır https://t.co/iYOmlDLT2S
“Barış” en büyük korkunuzdur.
— Dr. Necdet İpekyüz (@IpekyuzNecdet) June 1, 2020
Kin ve nefret tohumlarıyla toplumu kutuplaştıranlar, #BarışÇakan ‘ın katledilmesinden sorumlusunuz. pic.twitter.com/4bACkf6Iwh
Kürtçe konuştuğu için… Kürtçe şarkı dinlediği için… Kürt olduğu için… Kaç kişinin canını aldılar böyle. #BarışÇakan https://t.co/NnPLqi5fsj
— Banu Guven (@banuguven) June 1, 2020
Yapılan analiz ve incelemeler ile yetkililerin yaptığı açıklamalar göz önüne alındığında; söz konusu iddianın tamamen asılsız olduğu görülmüştür.
Söz konusu olayla ilgili, Ankara Valiliği’nin 1 Haziran 2020 tarihli basın açıklamasında; “31.05.2020 Pazar günü akşam saatlerinde meydana gelen, bıçakla adam öldürülmesi olayıyla ilgili olarak sosyal medya üzerinden kasıtlı ve yanlış iddiaların paylaşıldığı müşahede edilmesi nedeniyle aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
İddia edildiği gibi olay, maktul ve yanındaki arkadaşının Kürtçe müzik dinlemesine şüpheli karşı tarafın müdahalesi üzerine değil tam aksine maktul ve arkadaşının, şüphelileri araç içinde ezan okunması nedeniyle yüksek sesle ve etrafı rahatsız edecek tarzda müzik dinlememeleri konusunda ikazda bulunması üzerine başlamıştır. Maktulün arkadaşı B. A. alınan ilk ifadesinde olayın bu şekilde başladığını belirtmektedir.
Diğer yandan olayla ilgili şüpheliler derhal gözaltına alınarak gerekli adli süreç Cumhuriyet Savcılığı talimatları doğrultusunda detaylı bir şekilde sürdürülmektedir.
Konunun başka mecralara çekilerek tahrik unsuru olarak kullanılmasının iyi niyetten uzak olduğu aşikârdır.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
Yapılan resmi açıklamada da görüldüğü üzere olayın sosyal medyada yayıldığı şeklinin tam aksinde gerçekleştiği, Barış Çakan isimli gencin, araç içerisinde yükses sesle müzik dinleyen kişileri uyarması üzerine başladığı ve akabininde araç içindeki şahısların Barış Çakan’ı bıçakla öldürülmeleriyle sonuçlandığı görülmüştür.
Ankara Valiliğinin basın açıklamasının ardından birçok kullanıcının da olayın doğrusu hakkında bilgilendirmek amacıyla paylaşımlar yaptığı görülmüştür.
#BarışÇakan ile ilgili Ankara Valiliği açıklamasını gecikmeli gördüm. Bambaşka bir senaryo var burada. Ama haberlerde de, valilik açıklamasında da hep bir bilenme nedeni var. Ezan, müzik, kimlik… İşin aslını ortaya çıkarmak bizlerin de görevi. Ama birinci sırada yargının. https://t.co/jSSiz2hcYt
— Banu Guven (@banuguven) June 1, 2020
#Ankara Valiliği’nden #BarışÇakan açıklaması geldi… pic.twitter.com/5Q789sUlWJ
— Aslan Değirmenci (@aslandegirmenci) June 1, 2020
Olayın hukuki boyutu incelendiğinde ve söz konusu paylaşımları yapanların söylemleri göz önüne alındığında; yapılan bu paylaşımlardaki ithamların Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10. maddesinde yer alan “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” ifadesine aykırı olduğu görülmektedir.
Paylaşımların devamında ise kötü amaçlı kişilerce #katilAKP etiketinin piyasaya sürüldüğü, kendileri bot hesap ve panellerden yaptıkları paylaşımlarla halkı kin ve nefrete sürüklemeyi amaçladıkları, algı yönetimi ve manipülasyon uyguladıkları, kendi söylemlerine inanarak paylaşım yapan halkın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinde hükmolunan suçları işletmeye azmettirdiği görülmüştür.
Yapılan tüm bu analiz ve incelemeler sonucunda, Ankara’da vuku bulan adli bir olayın siyasi bir münakaşa haline getirerek hükümete ve dâhilinde devlete olan güveni yıkma amacıyla kurgulandığı kanaatine varılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve üzerinde yaşayan etnik halkın hiçbir şekilde ayrıma tabi tutulmadığı, etnik ve dini ayrımın söz konusu olmadığı gibi dillerine de saygı duyulduğu, TRT Kürtçe gibi resmi bir Televizyon kanalının olmasından dahi aşikârken, sosyal medya aracılığıyla yapılan bu propagandanın algı yönetiminden ibaret olduğu, söz konusu olayın medyaya yansıtıldığı gibi olmadığı görülmektedir.